Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan, bugün Türkiye'nin bir beka sorunu varsa bunun emeklinin, asgari ücretlinin beka sorunu olduğunu söyledi. Erbakan, "Mübarek Ramazan gününde insanları yüz gram peynire, yüz gram hurmaya muhtaç bir halde yaşatmak mecburiyetinde bırakıyorlar. Millete reva mı bu" sözleriyle iktidara tepki gösterdi.
Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, 31 Mat seçimlerine sayılı günler kala Yozgat Yerköy Belediye Başkan Adayı Mehmet Ağaoğlu’nun seçim bürosunun açılışına katıldı. Yeniden Refah lideri, orada yaptığı konuşmada mevcut ekonomik krizde en çok emeklinin zorlandığını ifade etti. Erbakan, iktidarın politikalarının halkı yoksulluğa mahkum ettiğini belirtti.
Fatih Erbakan, yaptığı konuşmada şunları söyledi: "14 Mayıs'taki Yeniden Refah'ın mutabakat metnindeki maddelerine uyulmadığı için bugün emekliye, memura, işçiye para yok diyoruz. Biz ne dedik, 14 Mayıs'taki mutabakatta; denk bütçe yapın, israfı önleyin, imtiyazlı holdinglere haksız kaynak aktarılmasını önleyin, Yeniden Refah Partimizin ortaya koyduğu bilim adamları tarafından hazırlanmış milli kaynak paketleri kitabındaki adımları atarak kaynak üretin ve bütün bu kaynaklarda aynen 54. hükümette Erbakan Hoca'mızın yaptıklarını söylüyoruz. Bu adımları atarak neticede elde edilecek kaynakla da milletin derdine derman oluruz. Açlık sınırının yoksulluk sınırının altında insan bırakmayın ama dinlemediler. Aynı tas, aynı hamam, borç, faiz, zam, vergi ekonomisine devam ettiler."
'EMEKLİ MAAŞIYLA BİR HAFTA BİLE GEÇİNİLEMEZ'
Erbakan, emeklinin ev kirası olmadan bile 10 bin lirayla geçinmesinin mümkün olmadığını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Onun için de bugün millet perişan. 10 bin lirayla sen bir ay değil bir hafta bile idare edebilmen mümkün değil. Hiç ev kirası olmasa dahi 10 bin liralık emekli maaşıyla bir haftayı bile bu insanların geçirmesi mümkün değil. Bugün Türkiye'nin bir beka sorunu varsa o da emeklinin beka sorunudur, asgari ücretlinin beka sorunudur, çiftçinin, köylünün beka sorunudur. Şu mübarek Ramazan gününde insanları yüz gram peynire, yüz gram hurmaya muhtaç bir halde yaşatmak mecburiyetinde bırakıyorlar. Millete reva mı bu? Bu aziz millet bu tabloyu hak ediyor mu? Hayır ama ne diyorlar? Diyorlar ki; ben emeklinin maaşını 10 bin liradan 17 bin liraya çıkartacaksam 1.4 trilyon lira ilave kaynak lazım diyor. Peki biz Yeniden Refah Partisi olarak ne diyoruz meydanlarda? Diyoruz ki; bu sene hükümet olarak faize vereceğiniz para ne kadar; 1.25 trilyon lira, yani faize bir senede vereceğiniz para milyonlarca emeklinin maaşını 17 bin liraya çıkartmayla aynı para. Yani neymiş, bu faiz canavarından bu parayı kurtarabilseydiniz bugün o meblağla emeklinin maaşını 10 binden 17 bin liraya çıkartabilirdik. Niye faiz canavarından bu parayı kurtaramıyorsunuz? Milli görüşün ekonomi modeline uygulamadığınız için.
'ALDIKLARININ YÜZDE BİRİNİ EMEKLİYE FAZLA GÖRÜYORLAR'
Yeniden Refah'ın 14 Mayıs'taki mutabakat metninde yazdığı maddeleri uygulamadığınız için borç, faiz, zam, vergi ekonomisine devam ettiğiniz için millete gelince imkan yok demeye başlıyorsunuz. Bakın 22 senede 2.6 trilyon dolar vergi topladılar. 600 milyar dolar faiz ödediler. 500 milyar dolar ilave borç yaptılar. 100 milyar dolara yakın da özelleştirmeyle devlete millete malını sattı. Ne demek bu? 3.8 trilyon dolarına mal oldular bu ülkenin bu milletin. Türk lirasına çevirirsen bugünkü kurla 130 trilyon lira yapar. 22 senede 130 trilyon lirasına bu milletin mal olacaksınız. Ondan sonra gelip emekliye 1.4 trilyonu ben sana nereden bulayım diyeceksin. Yüzde biri bu, yüzde biri. Aldığınız paranın yüzde biri. Şu milyonlarca emekliye bunu fazla göreceksiniz. O emekli de gidecek Ramazan’da ‘Canım çekiyor, mis gibi kokuyor ama bir pide alacak halim yok’ diyecek. Bu Gayretullah'a dokunur. İşte bütün bunlardan kurtuluş 54. Hükümet dönemindeki o bolluk ve bereket dönemine dönüş aynı ruhun bugünkü temsilcisi olan Yeniden Refah iktidarından geçiyor.
'BELEDİYELERİ BATIRMIŞLAR'
Bak bugün ilçe belediyeleri yüz milyondan başlıyor borçlar. İl belediyeleri bir milyardan başlıyor. Büyükşehirler üç milyar, beş milyar, on milyar. Belediye toplam borcu 250 milyar olmuş. Aynı hükümet gibi belediyeleri de bu rantçı belediye anlayışıyla boğazına kadar borca ve faize batırmışlar. Şu iktidar partisinin belediye başkan adayları ellerinde bir malzeme kalmadığı için sağda solda gezip diyorlar ki efendim bak, sen eğer iktidar partisinden belediye başkanı seçmezse Yerköy’e hizmet gelmez, Yozgat'a hizmet gelmez. Efendim ilçene, beldene hizmet gelmez. Ne yapsın? Garibanın elinde bir malzeme kalmamış. Miting meydanları bomboş, anketler ortada, oylar kar topu gibi eriyor. Nereye gitse vatandaş emekli ateş püskürüyor. Hayat pahalılığını soruyor. Nereye gitseler İsrail'le ticarete niye devam ediyorsunuz? Gazze'deki bu vahşet karşısında hala daha İsrail'e ihracat yapmaya niye devam ediyorsunuz? Nereye gitse bunlarla karşılaşıyor. Yoklamayla, açlıkla, zorla getirilen yarısı sivil polisten oluşan miting meydanlarında bile kimse yok. Bunları gördüğü zaman ne desin? Ben şunu yapacağım, bunu yapacağım dese proje anlatmaya kalksa millet diyor ki ya 22 senedir aklın neredeydi? 22 senedir niye yapmadın? Ahlaklı belediyecilik dese rantçı belediyeciliğin kitabını yazmış kadrolara millet gülüyor. Siz kim ahlaklı belediyecilik kim? Gerçek belediyecilik dedi, ‘Yirmi senedir yalan belediyecilik mi yapıyordunuz’ dediler. Söylenecek bir şeyleri kalmayınca elinde tek bir silah kalmış, ‘Aman ha iktidar partisinden adam seçmezseniz buraya hizmet gelmezmiş’. Ne münasebet? Buna en güzel cevap milli görüş tarihinde var."